top of page

YAPAY ZEKADA CEZAİ SORUMLULUK

Yapay Zekada Cezai Sorumluluk konusu incelenirken öncelikle konunun iki temel alt başlığa ayrılması gerekmektedir. Yapay Zekanın Cezai sorumluluğu ile ilgili olarak ele alınacak ilk konu Yapay Zekaların bir suç işlemesi halinde cezai yaptırımın kime kimlere ve ne şekilde gerçekleştirilmesi gerektiği hususu ile ilgiliyken diğer konu Cezai yaptırımların belirlenmesinde yapay zekanın ne oranda ve nasıl kullanılabileceği hususudur. Bu iki konuyu da değerlendirmeden önce tespit edilmesi gereken temel problem yapay zekanın ne olduğudur. Günümüzde gelişen teknoloji ile beraber birçok farklı disiplinle etkileşim içerisinde sürücüsüz araçlardan, sanal asistanlara; akıllı ev ürünlerinden sanayi otomasyonlarına kadar her noktada insanlığa ve gündelik hayata temas eden yapay zekâ sistemleri karşımıza çıkmaktadır. Yapay Zekanın net bir tanımı tam olarak yapılmamış olmakla beraber güncel hayatta robotik konusu ile yapay zeka konusu birbirine karıştırılmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekir ki yapay zekaların fiziksel bir oluşumu yani robotik maddi hayatta var olan bir fiziki hallerinin bulunması gerekmemektedir .Telefonlarda kullandığımız Google asistan veya siri gibi sistemlerde yapay zeka olarak tanımlanmaktadır. O yüzden Ceza hukuku anlamında bir değerlendirme yapılırken fiziki bir suç işleme halinin aranmaması dikkat edilmesi gereken bir diğer konu olmaktadır. Yapay zekanın sadece fiziki bir varlık halini değerlendirmeden tümüyle tanımını yapmak gerekirse: Yapay zekâ kavramını literatüre kazandıran John McCarthy'nin yapay zekâyı ‘akıllı makineler yapma mühendisliği ve bilimi olarak tanımladığı şekliyle açıklamak basitçe mümkün olacaktır. (ScienceDaily, 2007). Ancak bu da tam olarak yeterli bir tanım değildir. Literatürde farklı tanımlamalar yapılmakla beraber hepsi göz önüne alınarak genel bir tanım ortaya koyarsak yapay zekâyı; insan zekâsına(doğal zekâ) ait algılama, yorumlama, sonuç çıkarma, öğrenme, uygulama gibi faaliyetlerin makineler tarafından taklit edilmesi olarak tanımlayabiliriz.


Türk Hukukunda medeni hukuk bakımından gerçek ve tüzel kişiler tanımlanmıştır. Bu tanıma göre yapay zekaları ne olarak değerlendirmemiz gerektiği sorusu akıllara gelir. İnsanı taklit etmesi beklenen kendi kendine öğrenen ve gelişen bu sistemler hukuk sistemlerinde ne olarak kategorize edilmelidir sorusu yazımızın devamında verilecek cevaplar için önem arz etmektedir. Bu soruya cevap verebilmek için yapay zeka türlerini değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Geçmişten günümüze kadar hatta gelecekte ulaşabilecekleri yerleri de göz önüne alarak gelişmişlik düzeylerine göre yapay zekaları 4 kategoriye ayırmak mümkündür.


A-) YAPAY ZEKA KATEGORİLERİ


1.Tepkisel Makineler (Reactive Machines)


İnsana özgü davranışları sergilemekten çok uzak olan ve yapay zekânın en temel formu olan tepkisel makineler, karar verme sürecinde geçmişe ait deneyimleri kullanamazlar, salt olarakçevreden algıladıkları durumlara uygun olarak davranış sergilerler. Yalnızca tek bir alanda uzmanlaşabilirler. Tepkisel makinelerin bir özelliği, zaman veya yer ne olursa olsun, bu makinelerin her zaman programlandığı şekilde davranmasıdır. Tepkisel makinelerde sadece tekrar eden eylem ve davranışlarda durgunluk olur. IBM’in satrançta Kasparov’u yenen bilgisayarı Deep Blue, insan Go oyuncularını yenen Google’ın AlphaGo’su ve Siri bu türün örnekleri arasında sayılabilir.


2. Kısıtlı Hafızaya Sahip Yapay Zekâ (Limited Memory)


Kısıtlı hafızaya sahip yapay zekâ, önceden öğrenilmiş bilgilerden, depolanmış verilerden veya olaylardan bilgi elde eden makine öğrenme modellerinden oluşur. Tepkisel makinelerin aksine, deneysel bilgi oluşturmak için eylemleri ve verileri gözlemleyerek geçmişten öğrenir. Edindiği deneyimler ve bellekler karar verme aşamasında duruma uygun aksiyon sergilemek için yeterlidir. Otonom araçlar kısıtlı hafızaya sahip yapay zekâlar için örnek olarak verilebilir. Otonom araçlar çevrelerini okuyarak, diğer araçların ve insanların görüş alanındaki hareketlerini gözlemleyerek, dış faktörlerdeki desenleri veya değişiklikleri tespit ederler ve gerektiği gibi ayarlarlar. Bu tip yapay zekânın diğer bir örneği de kişisel sanal asistanlardır. Facebook kurucusu Mark Zuckerberg, kişisel asistanı Jarvis’in, yüz tanıma yazılımını çalıştırarak ziyaretçilerin yüz taramasını yaptığını, gelen kişinin beklenen ziyaretçi listesinde olduğuna karar verirse kapıyı otomatik olarak açtığını belirtmiştir.


3. Zihin Teorisi (Theory Of Mind)


Bu yapay zekâ türü günümüzde var olan yapay zekâlı varlıklar ile gelecekte inşa

edeceklerimiz arasındaki en önemli ayrım olarak kabul edilmektedir. Günümüzde sesli asistanlar gibi insan benzeri yetenekler sergileyen bazı makineler olsa da hiçbiri insan standartlarına göre tamamen konuşma yapamamaktadır. İnsan konuşmalarının bir bileşeni duygusal kapasiteye sahip olmak veya standart konuşma kurallarında bir insan gibi ses çıkarmak ve davranmaktır. Zihin teorisi yapay zekâ formu insanların duygularını, düşüncelerini, motivasyonlarını, beklentilerini anlayabilmekte ve insanlarla sosyal olarak etkileşime girebilmektedir. Zihin teorisinin başlangıç seviyesine örnek olarak 2000 yılında üretilen Kismet isimli robot gösterilebilir. Cynthia Breazeal tarafından geliştirilen Kismet, insanların yüz hareketlerinden duygularını tanıyabiliyordu ve söz konusu duyguları, insan yüz özellikleri ile yapılandırılmış yüzüyle taklit edebiliyordu. Yine 2016 yılında üretilen Sophia isimli robot zihin teorisinin başlangıç seviyesine örnek olarak gösterilebilir. Sophia, Hanson Robotics tarafından yaratılan insansı bir robottur. Onu önceki robotlardan ayıran şey, fiziksel olarak insana benzemesinin yanı sıra uygun yüz ifadeleriyle görüntü tanıma ve uygun yanıt verme yeteneğidir. Bu iki insan benzeri robot, yakın gelecekte gerçekleşecek olan yapay zekâ sistemlerinin tam teorisine doğru hareketin örnekleri olarak kabul edilmektedir.


4. Kendini Tanıyan Yapay Zekâ (Self-Awareness)


Kendini tanıyan yapay zekâ şu anda mevcut değildir ancak bilinen en gelişmiş yapay zekâ türü olarak kabul edilmektedir. Bu yapay zekâ türü, kendisini ifade edebilir. Zihin teorisinin uzantısı olarak kabul edilen bu türün en ayırt edici özelliği ‘bilince’ sahip olmasıdır. Yani sadece ihtiyaç duyduğu bir şeyi istemekle kalmayıp; o şeye ihtiyacı olduğunu anlamaktadır. Yetişkin bir insan düzeyinde bilince sahiptir ve dünyadaki mevcudiyetini anlayabilir, benliğine ilişkin farkındalığa sahip olabilir, diğer insanların hislerini anlayabilir ve çevresinde yaşanan durumlardan sonuçlar çıkarabilir . Zekâ kapasitesine sahip, çevresine karşı duyarlı ve bilinç düzeyi yüksek olan bu tür yapay zekânın gelecek jenerasyonu olarak tanımlanmaktadır. Bu yapay zekâ türüne günümüzde sadece bilimkurgu filmlerinde rastlamak mümkündür. Bu yapay zekâ türüne örnek olarak Ex Machine filmindeki Eva karakteri gösterilebilir.


Literatürde yapay zekaların hukuki statülerini toplu olarak değerlendiren görüşler vardır. Bizim değerlendirmemizi daha net ortaya koymak için bu görüşleri de sizinle paylaşmak isterim.


  • 1.1 Literatürde Yapay Zekâlı Varlığın Eşya Olarak Kabul eden görüşe göre ;

Yapay zekâlı varlıkların hukuki statüye ihtiyaçlarının olmayacağı ve bu varlıkları kullanan kişilerin haklara ve sorumluluklara sahip olacağı görüşüne göre, yapay zekâ kişilerin mülkiyetinde olan bir eşya olarak kabul edilmelidir. Yapay zekânın otonomluk seviyesi gelişse ve bazı faaliyetleri yapma kabiliyeti artsa dahi ortaya çıkan sonuçlardan esas kullanıcı yani yapay zekâlı varlığı mülkiyetinde tutan kişi sorumlu olmalıdır.

Tüzel kişilerin hukuki anlamda hak ve borç sahibi olabilmelerine rağmen, insan iradesine ihtiyaç duyduklarını, insan iradesi olmadan kurulamadıklarını, karar alamadıklarını ve uygulayamadıklarını vurgulayan bu görüş savunucuları, tüzel kişilik kavramı referans gösterilerek yapay zekâlı varlıklara kişilik verilmesinin kabul edilemeyeceğine vurgu yapmaktadırlar. Çünkü yapay zekâlı varlıklara kişilik tanınması halinde, bu varlıklar insan iradesine ihtiyaç duymadan bağımsız olarak karar alıp uygulayacaklar, mal varlığına sahip olacaklar, dini hukuki ahlaki ve etik kurallara uymayacaklar ve bu durum insanlar için risk teşkil edecektir.

Yapay zekâlı varlıklar insana özgü yetilerle donatılmış olsalar bile hiçbir zaman gerçek insan

olamayacaklardır. John Locke’nin mülkiyet anlayışı kriter alınarak yapılacak değerlendirmede de yapay zekânın eşya olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Bu varlıklar insanın ürettiği eşyalardır ve insanlar çocukları dışında ürettikleri eşyalara sahip olma hakkına sahiptirler. Bu nedenle insan üretimi olan yapay zekâ onu üreten insanın eşyası olarak kabul edilmelidir.



  • 1.2 Bir diğer görüş olan yapay zekanın Elektronik Kişilik olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunan görüşe göre ;

Günümüzde yapay zekânın kişi sayılması ile ilgili mevzuat düzenlemesi mevcut değildir. Bu

konuda son zamanlarda yapılan en kapsamlı ve somut çalışma, Avrupa Parlamentosunun 2017 yılında yayınladığı rapordur (European Parliament, 2017). Raporda uzun vadede sofistike robotlara özel bir kişilik türü olan ‘elektronik kişilik’ verilmesi tavsiye edilmiştir. Tüzel kişiliklerde olduğu gibi yapay zekânın da resmi sicile kaydedilmesi, yapay zekâlı varlıklara özel maddi fonlar kurularak bunların vermiş oldukları zararların buradan tazmin edilmesi de öneriler arasında yer almaktadır (Ersoy, 2018: 89). Yine bu önerinin gerekçeleri arasında yapay zekâlı varlıkların tescil ile birlikte kişilik kazanacakları, karar alma kapasitesine sahip olmaları nedeniyle belirli bir kişiliğe ve çıkara sahip olacakları, faaliyet alanlarına göre kendilerine malvarlığı özgüleneceği ve olası zararların bu malvarlığından tahsil edilebileceği gibi hususlar belirtilmiştir.

Elektronik kişilik görüşü hakkında yapılan çalışmalar ve öneriler dikkate alındığında, tüzel

kişilerin hukuki statüsüne yakın, benzer hak ve sorumluluklara sahip bir kişiliğin tasarlandığını söylemek mümkündür.


  • 1.3 Son değerlendirme ise yapay zekanın Yapay İnsan olarak değerlendirilmesi gerektiğine inanan görüştür ve bu görüşe göre ;

Yapay zekânın kişiliği konusundaki diğer görüş ise yapay insan görüşüdür. Bu görüşe göre, yapay zekâlar da tıpkı insanlar gibi hak sahibi olabilecekler, bazı yükümlülükleri ve sorumlulukları olacak, hukuki olarak da kişi olarak tanımlanacaklardır. (Kara Kılıçarslan, 2019: 381). Zira otonomluk seviyesi arttıkça yapay zekâ da insana özgü düşünme, mantıksal tepkiler verme, kendini koruma, plan yapma gibi bilişsel yeteneklere sahip olacaktır. Ancak böyle bir hukuki statünün nasıl sağlanacağı ve kriterlerin neler olacağı konusunda belirsizlikler devam etmektedir. Çünkü bu yapay insanların kişiliklerinin başlangıcı ve sonunun nasıl olacağı, mülk edinme hakkı başta olmak üzere medeni haklardan ne ölçüde yararlanacakları, ölüm ve doğumlarının nasıl kaydedileceği, insanlarla ve kendi aralarındaki ilişkilerde hangi hukuk kurallarının uygulanacağı gibi sorular cevap beklemektedir . Yapay insan olarak kabul edilip edilmeyeceği tartışmalarına girmeden, Sophia isimli robota 2017 yılında Suudi Arabistan vatandaşlığı verilmesi , yapay zekâya sahip varlıkların ilerde nasıl haklar elde edebileceği konusunda düşünmemizi sağlayabilir.


Bu hukuki statülerin hepsi kendi içerisi de tutarlıdır ancak her bir yapay zeka türüne eşdeğer bir değerlendirme yapmak hukukun üstünlüğü ve eşitlik ilkelerine zarar verecek ve toplumsal ihtiyaçları giderme noktasında da yetersiz kalacaktır.

Şöyle ki tepkisel makineler ile kısıtlı hafızaya sahip yapay zekalar hukuki statü olarak eşya olarak değerlendirilebilecekken ; zihin teorisi ile kendini geliştiren yapay zekalar ortaya bir bilinç koyma ihtimallerinden dolayı eşya olarak değerlendirilemeyecektir. Ancak canlı olmayan doğmayan ve ölmeyen bu sistemleri insan olarak değerlendirmekte uzun süreli hukuki durumlarda çok fazla ihtilafa neden olabilecektir bu sebeple elektronik bir kişileğe sahip olarak değerlendirilmeleri , onların üreticilerinin de sorumluluğunu devam ettirecektir. Ceza Hukukunda cezaların şahsiliği ilkesi gereğince bir kişinin işlediği suçtan dolayı anne-babasını ya da herhangi bir başka kişiye suç isnadında bulunamıyorsak yapay insan olarak kabul ettiğimiz yapay zekaların insan olarak kabul edilmesi durumunda da şahsilik ilkesini uygulamamız gerekecektir. Bu nedenlerle üreticiler hiç bir sorumluluk altına girmeyeceklerinden sorumsuzca hareket etme imkanına sahip olacaklardır. Bu tip yapay zekaları elektronik kişilik olarak kabul edersek ve kimliklerini belirli koşullara bağlarsak bu kişiliklerinin sorumluluklarını da üreticilerine yükleyebilecek hale gelebiliriz.


Bu değerlendirmeden sonra eşya olarak sınıflandırdığımız ya da elektronik kişiliğe sahip olarak kabul ettiğimiz yapay zekaların cezai sorumlulukları onların hukuki statülerine göre tartışılabilecektir.


PEKİ CEZA HUKUKUNDA KARAR VERİCİ BİR SAÇ AYAĞI OLABİLİRLER Mİ?


Örneğin jest ve mimikler ile mikro ifadeleri değerlendiren bir yapay zekanın soruşturma veya kovuşturma evresinde kullanılması ve lehe olarak değerlendirilebilmesi mümkün olsa da yüzde yüz güvenilir olarak kabul edilebilir mi?

Bir başka örnekle olayın delillerini değerlendirip şüpheli veya sanığın suçlu olma ihtimalini yüzdeyle ifade eden bilinç sahibi bir yapay zekanın karar aldığını düşünelim işleri hafifleteceği ve kolaylaştıracağı kesindir. Ancak güvenilirlik hususunda ne kadar emin olabiliriz.

İleri teknolojinin faydasını tüm hayatımızda görmekteyiz ; ceza hukuku konusunda da bu faydadan kaçınmamak gerektiği kanaatindeyim. Ancak kişiselleştirilmiş reklam veri satışları ve buna uygun reklam politikalrının olduğu bir dünyada sermayedarların hangi statüde olursa olsun yapay zekaları kendi lehlerine döndürebilmeleri mümkündür.Aynı zamanda hukuk statik bir yapıya sahip değildir aksine devinim gösteren ilerleyen gelişen ve toplumun yapısına ihtiyaçlarına göre şekil alan bir yapıya sahiptir. Toplumları ilerleten değiştiren ve devinime sebep olan temel güdü insanın ortaya koyduğu hayal gücü ya da hissettiği duygulardır. Kimisi hepimizi etkileyen kimisi sadece bizim yaşadığımız inandığımız hissettiğimiz ve buna göre hareket ettiğimiz duygular bize yön veren ve sadece bilinçli bir zekanın anlayabileceği ya da ortaya koyabileceği bir durum değildir.Bir gün bunlarıda hissedebilen bir yapay zeka ortaya çıkarsa farklı değerlendirmeler yapılabilir. Ancak tüm bunlar değerlendirilirken yapay zekaların tek başlarına karar verici oldukları bir sistem düzenli eşitlikçi olabilir ancak adil olabilir mi takdirinize bırakıyorum.


Sonuç olarak şu an veya gelecekte ortaya çıkmış ya da çıkacak tüm yapay zekları için cezai sorumluluk onların sahip olduğu hukuki statüye göre değişecektir bunun dışında onların ceza hukukuna yardımcı olduğu bir sistemin inşası ise çok hassas ve dikkat edilmesi gereken bir konudur.

Av. Fehmi TERZİ


KAYNAKÇA


Aksoy, H. (2021). Yapay Zekalı Varlıklar ve Ceza Hukuku . Uluslararası Ekonomi Siyaset İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi , 4 (1) , 10-27 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/ijephss/issue/57878/795719


Ersoy, Ç. (2018). Robotlar. Yapay Zeka ve Hukuk. On iki Levha Yayıncılık, İstanbul.


Hitze, A. (2020). Understanding of the Four Types Of Artificial Intelligence. (Çevrimiçi) https://www.govtech.com/computing/Understanding-the-Four-Types-of-Artificial-Intelligence.html, 20 Nisan 2020.


Kara Kılıçarslan,S. (2019). Yapay Zekanın Hukuki Statüsü ve Hukuki Kişiliği Üzerine Tartışmalar. Yıldırım Beyazıt Hukuk Dergisi, S.2019/2, s.363-389.


Gölboyu, E. D. (2022). Ceza Hukukunun Yapay Zekaya Bakışı [PowerPoint slaytı]. 3 Ocak 2022 tarihinde https://prezi.com/p/sxvwuoibqp2e/ceza-hukukunun-yapay-zekaya-bakisi/ adresinden erişildi.


Özbek, C.; Özbek, V.Ö. (2019). Yapay Zekânın Dâhil Olduğu Suçlar Bakımından Ceza Hukuku Sorumluluğunun Belirlenmesi. Ceza Hukuku Dergisi, 14(41), s. 603-622.


Ünsal, B. (2019). Yapay Zeka, Robotlar, Hukuki Düzenlemeler. İstanbul Barosu Dergisi, 93(4), s. 64-73.



60 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

TÜZEL KİŞİLERDE PERDENİN ARALANMASI

A. GİRİŞ Günümüzde hukuk düzeni haklara ve borçlara sahip olabilme yetkisini yalnız gerçek kişilere tanımış değildir. Toplumsal, ekonomik ve sosyal ihtiyaçlar gerçek kişiler gibi hak ve yetkilere s

bottom of page